Mescid-i Aksa, tarihi ve dini önemi nedeniyle her zaman dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen dikkat ve tartışma konularının merkezinde yer almıştır. Bununla birlikte, İsrailli bir bakanın son dönemde Mescid-i Aksa'ya gerçekleştirdiği baskın, bölgede gerilimi yeniden artırdı ve uluslararası arenada büyük bir tepki topladı. Bu olay, sadece Ortadoğu'da değil, dünya genelinde de yankı buldu ve birçok ülkede kınamalarla sonuçlandı.
İsrail İç Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir'in Mescid-i Aksa'daki baskını, bazı gruplar tarafından "izinsiz" olarak yorumlandı. Ben Gvir’in, bu tür ziyaretleri sıklıkla gündeme getirerek Siyonist bir söylemle yaptığı açıklamalar, Filistinlilerin haklı tepkisini çekti. Mescid-i Aksa'nın statüsü, hem Müslümanlar hem de Yahudiler için oldukça hassas bir konu ve bu yüzden her türlü hareket, büyük tepkilere neden olabiliyor. Ben Gvir, bu ziyaretinin sadece bir dini görev olduğunu ifade etse de, bu durumun siyasi yansımaları olacağı net bir şekilde ortada.
Ben Gvir, Mescid-i Aksa’ya yaptığı baskın sırasında, "Burada benim inancımın gerekliliklerini yerine getiriyorum," şeklinde açıklamalar yaptı. Ancak bu açıklamalara tepki gösteren Filistinli liderler, bu tür eylemlerin gerilimi artırmaktan başka bir işe yaramayacağını ve sadece çatışmalara zemin hazırladığını belirtti. Avrupa, Amerika ve Arap ülkelerinin pek çoğundan bu duruma karşı tepkiler gecikmedi. Filistin Devleti, bu durumun uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurguladı ve hemen bir kınama mesajı yayınladı.
Mescid-i Aksa üzerindeki baskının hemen ardından, Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği gibi uluslararası kuruluşlar da duruma müdahale etme çağrısında bulundu. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, "Mescid-i Aksa’ya saygı gösterilmesi gerekmektedir" diyerek tarafların sakinleşmesini ve uluslararası hukuka uygun davranmalarını talep etti. Bu tür olayların sadece bir cemaat içinde değil, tüm dünyada huzursuzluk yarattığını belirten uzmanlar, benzer durumların tekrarlanmaması için tüm tarafların onurlu bir diyalog içinde olması gerektiğinin altını çizdi.
Öte yandan, bu durumun yaşandığı günlerde Filistinlilerin gösteriler düzenlemesi de kaçınılmaz hale geldi. Mescid-i Aksa’nın önünde toplanan kalabalık, "Kudüs bizimdir" sloganları atarak, destek gösterisinde bulundu. Olayın Yunanistan, Türkiye ve diğer ülkelerdeki Müslüman topluluklardan da teveccüh toplaması, Mescid-i Aksa'nın evrensel önemini bir kez daha ortaya koydu. Mescid-i Aksa’da yaşanan bu çalkantılı dönem, yalnızca bölgingin değil, aynı zamanda tüm dünyanın dikkatini bu tarihi ve dini mekâna çekmiş durumda. Bu tarz olayların, gerilimleri artıracağı ve daha büyük çıkışların ortaya çıkmasına neden olabileceği konusunda endişeler taşıyan pek çok uzman, otoritelere çağrıda bulunmaya devam ediyor.
Özetle, Mescid-i Aksa’da yaşanan son olaylar, hem yerel hem de uluslararası düzeyde önemli bir tartışma ve müzakere konusunu gündeme getirdi. İsrailli bakanın ayrıca yaptığı açıklamalar, bu tür olayların dini bir boyutu olduğu gerçeğini göz ardı etmeden, siyasi bir araç haline geldiğini gösteriyor. Gelecekte benzer olumsuz durumların yaşanmaması için, tarafların diyalog kurması ve uluslararası hukuka saygı göstermesi hayati bir önem taşıyor.